31 Ocak 2013 Perşembe

Vintage Pin-up'lar ve modelleri

PIN-UP
Gil Elvgren resimleri için;

1950'lerin pin-up'ları ve onlara referans olan fotoğraflara bakıldığında, modeller üzerinde değişiklikler yapıldığı  görülmektedir. Kadınlar güzelleştirilmiş, inceltilmiş, yaşlanma belirtileri ortadan kaldırılmış, renklendirilme gibi başarılı çalışmalar yapılmıştır.












Gil Elvgren resimleri için;



30 Ocak 2013 Çarşamba

Uluslararası starlıktan, insani yardım elçisi Audrey Hepburn'a


Audrey Hepburn, still ikonu, 27 filmiyle dünyanın en tanınan ve sevilen sanatçılarından biri.

Audrey Hepburn 4 Mayıs 1929'da Brüksel'de doğdu. Gerçek adı Audrey Kathleen Rushton'dur. Annesi Hollandalı aristokrat bir ailenin çocuğuydu . Dul ve iki çocuklu iken, Audrey'in babası Joseph Hepburn Rushton'la tanıştı. İngiliz-İrlanda asıllı bir iş adamı olan Joseph H. Rushton bankerdi. Varlıklı bir aileydiler. Beş yaşında İngiltere'de bir moda okuluna gönderildi. Daha sonra başka bir okulda dans ve çok iyi İngilizce öğrendi. 
Audrey utangaç, içine kapanık bir çocukluk geçirdi.

1938 yılında annesi ve babası boşandılar. Babasından ayrılması, onun hayatının en travmatik anlarından biridir. 1939 yılında Avrupa'da savaş sürerken, Alman saldırısına karşı güvende olmak için annesi onu ve oğullarını alarak Hollanda'ya taşındı. Audrey, savaşın korkunçluğundan dans ederek kurtulmaya çalıştı. 1940 yılında Nazi işgali altına giren Hollanda'da yaşam koşulları çok kötüleşmişti. İnsanlar sokaklarda açlıktan ve soğuktan donarak ölüyorlardı.  Audrey'in onaltıncı doğum gününde Almanlar ittifak güçlerine teslim oldular ve iki kardeşi de eve döndü.  1944 yılında yetkin bir balerin oldu. 

1945 yılında, Arnhem Konservatuarını  bıraktı, Amsterdam'a gitti ve orada Sonia Gaskell'den bale dersleri aldı. Annesiyle Londra 'ya gitmeden önce KLM'in kısa bir turizm filminde hostes olarak rol  aldı. Sonrası Londra'ya taşındılar. Rushton soyadını terketti ve Audrey Hepburn adıyla bilinmeye başladı. Para kazanması gerekiyordu ve oyunculuk ona mantıklı bir kariyer gibi göründü.

Oyunculuk kariyerine bir eğitim filmiyle başladı. "High Button Shoes" ve "Sauce Piquante in the West End" gibi tiyatro oyunlarında rol aldı. Young Wives' Tale, Laughter in Paradise, The Lavender Hill Mob, and Monte Carlo Baby filmlerinde küçük roller aldı.
Monte Carlo filmi vizyondayken 1951'de Bir Broadway oyunu olan Gigi'de ana rollerden birine seçildi. Secret People (1952),  filminde balerin rolünde bütün dans sahnelerini kendi gerçekleştirdi.

İlk başrolünü oynadığı film  Gregory Peck'le Roman Holiday (Roma Tatili) oldu. Yönetmen Willam Wyler, onun için, "Onda aradığım herşey vardı. Çekicilik, masumiyet ve yetenek.  Çok komikti ve kesinlikle büyüleyiciydi." demişti.

Roman Holiday'in çekimleri sırasında, Gregory Peck'le aralarında duygusal bir ilişki geliştiği söylentileri çıktı. Audrey Hepburn bu söylentilere karşılık olarak, "Actually, you have to be a little bit in love with your leading man and vice versa. If you're going to portray love, you have to feel it. You can't do it any other way. But you don't carry it beyond the set".
Gregory Peck'le, arkadaşlıkları ömür boyu sürdü. 
Roman Holiday'deki başarısından ötürü, 7 Eylül 1953 Time kapağına konu oldu.
Onu üne kavuşturan Roman Holiday filmini hep çok sevdi.

Roman Holiday'den sonra tekrar New York'a döndü, sekiz ay boyunca Gigi'yi oynadı.
Sonra Paramount şirketiyle yedi film için anlaşma yaptı. William Holden ve Humphrey Bogart'la Sabrina'da rol aldı. Çekimler sırasında, William Holden'la birbirlerine aşık oldular ama William Holden evliydi ve vazektomi ameliyatı geçirmişti. Bu nedenle Audrey Hepburn, Holden'ı terketti. 1954 yılında Roman Holiday ile "En iyi kadın oyuncu" Oskar'ını ve Altın Küre ödüllerini kazandı.

1950'lerin ortalarına gelindiğinde, o sadece en büyük film yıldızlarından biri değil aynı zamanda herkesin takip ettiği stil ikonuydu.

1954'te Gregory Peck'in verdiği bir davette Mel Ferrer ile tanıştı  ve 1955'te ilk kocası olan aktör Mel Ferrer ile evlendi ve bir çocuğu oldu, 1968'de boşandılar. İkinci kocası İtalyan psikiyatrist Dr. Andrea Dotti ile Yunanistan'a yaptığı bir gezide gemide tanıştı.  Ondan da bir erkek çocuk sahibi oldu. Onüç yıllık evlilikten sonra 1982 yılında boşandılar. 
1980 yılından ölümüne kadar aktör Robert Wolders'la yaşadı ve 63 yaşında İsviçredeki evinde hayata gözlerini yumdu. 

Ölümünden sonra, Gregory Peck, kameranın karşısında onun çok sevdiği şiirlerden Tagore'un "Unending Love" (bitmeyen aşk) isimli şiirini gözyaşları içinde okudu.

Audrey Hepburn yıllarca UNICEF'in iyi niyet elçisi olarak, çocuklara ve yoksullara yardım için  çalıştı.

Filmlerinden bazıları ; (Henry Fonda) War and Peace, (Fred Astaire) Funny Face, (William Holden) Paris When It Sizzles, (Maurice Chevalier ve Gary Cooper) Love in the Afternoon, (Anthony Perkins) Green Mansions, (Burt Lancaster ve Lillian Gish)  The Unforgiven, (Shirley MacLaine ve James Garner) The Children's Hour, (George Peppard) Breakfast at Tiffany's, (Cary Grant) Charade, (Rex Harrison) My Fair Lady, (Peter O'Toole) How to Steal a Million ve (Sean Connery) Robin and Marian

Audrey Hepburn'un biyografisinin diğer bölümlerini you tube'dan izleyebilirsiniz.


29 Ocak 2013 Salı

28 Ocak 2013 Pazartesi

Everett Shinn ve Realist Eserleri

Everett Shinn 
(1876 - 1953) 
 Amerikan Realist ressam

Everett Shinn, Philadelphia'da mekanik ve mimari çizimler eğitimi veren bir teknik okuldan mezun olmuştur. Philadelphia ve New York'taki bazı gazete ve magazin dergilerinde (Philadelphia Press, New York World, Harper's Weekly vb.)  illüstratör ve muhabir olarak çalışmıştır. 1900'lerde tekrar resme dönmüş ve Aschan Okulu olarak bilinen sanatçı grubu ile ilişki  kurmuş ve Sekizler Grubu'nun en genç üyesi olmuştur.  

Shinn, yaşadığı şehir olan New York'un olağanüstü enerjisinden ilham almıştır. Resimlerinde sokaklar, parklar, modern şehir hayatını ve teatral gösterileri  konu eder. Farklı sınıflardan gelen kadın ve erkekleri aynı kamusal alanda gösterir. Resimlerinin çoğunu, penceresinden  ve  New York City'de parkta yürürken gördüklerinden esinlenerek yapmıştır. 


Ayrıca, iki önemli projede illüstratör olarak görev almıştır. 1907'de Biri New York City'de Stuyvesant Tiyatro ve 1911'de  New Jersey'de City Hall'dir. Bazı filmler de de sanat yönetmeni olarak çalışmıştır. (Sam Goldwyn'inin Polly of the Circus (1917). 





Charles Ephraim Burchfield ve Doğa Manzaraları

Charles Ephraim Burchfield
(1893 – 1967)

Suluboyaları ile ünlü modernist ressam. Hayatı boyunca Salem, Ohio, gibi  küçük 
çevrelerden ilham aldı. Lise öğreniminden sonra, daha sonra romantik fantezi diye adlandırılan kişisel tarzını geliştirmesi için Henry G. Keller tarafından  Cleveland
Sanat Okulu'na davet edildi ve oradan bir burs kazandı. Burchfield'in erken dönem 
suluboyalarının çoğunluğunda - nadiren yağlıboya çalışırdı -  doğa aşkını ifade ederken organik formlar içine kaligrafik işaretler ve ve garip soyutlamalarla (çiçeklerin yüzleri, 
ağaç kabuğu içinde görünen kabile maskeleri gibi) birleştirilmiş manzara resimleri 
yapmıştır. 

I. Dünya Savaşı sonunda, orduda kısaca görev yaptıktan sonra, doğayı romantik 

algılayışını kaybetmiş, 1920'lerde gelişen realizm anlayışına dönmüş ve evler, mağaza vitrinleri, caddeler, antika kiliseler, endüstriyel temaları kullanmıştır. 1943 yılından 

itibaren, realizm ve fantazi arasında sallanan, benzersiz  stildeki resim anlayışına dönerek, doğanın gizemli ve güçlü varlığını resmetmiştir. Şehir hayatı ve endüstriyel temalı suluboyaları, yaşamı dürüstçe aktarırken, doğa manzaraları ise kişisel ve neredeyse gerçeküstüdür.







27 Ocak 2013 Pazar

Sir Lawrence Alma Tadema ve Antik Hayat




Sir Lawrence Alma Tadema (1836 - 1912) Hollandalı Akademik ressam.
Umutlu Bekleyiş

 O dönem çok popüler olan antik dünyanın günlük hayatıyla ilgili resimler yapmıştır. 
1863 yılında İtalya'yı ziyareti sırasında, Antik Yunan, Roma sanatı ve Mısır arkeolojisine ilgisi  ilerki dönemlerde eserlerini etkilemiştir. 1871 yılında tanıştığı Pre-Raphaelite ressamların tonları değişmiş, onun aydınlık ve parlak fırçasından etkilenmişlerdir. Antik konular Alma Tadema'ya şöhretini sağlamış, bu konuda portreler ve manzaralar yapmıştır. Resmin yanı sıra, kostüm ve tiyatro tasarımı da yapmıştır.

John Frederick Herring ve Atları


At Portresi
John Frederick Herring ( 1795 - 1865) Hollanda asıllı Londralı bir tüccarın oğluydu. Hayatının ilk onsekiz yılını Londra'da at çizimleriyle geçirdi. 1814'de Doncaster'e gitti. 
Orada gece fayton sürücülüğü yaptı. Boş zamanlarında, atların asil davranışlarını, parlak derilerini canlı kişiliklerini yakalamak için yakın çekim at portreleri çalıştı. Vaktinin çoğunu
 at portreleri yaparak doldurduğu için sanatçı faytoncu olarak adlandırıldı. 1830 yılında Doncaster'dan ayrılarak Newmarket'e gitti. Londra'ya geçmeden üç yılını orada geçirdi. 
Bu süre zarfında Abraham Cooper'dan ders aldı. Londra'da finansal sıkıntıya girdi ama WT Copeland'ın birçok tablo almasıyla bu zor dönemden kurtuldu. 1840 -1841 yıllarında Duc d’Orléans'ın davetiyle Paris'e gitti ve onun için birkaç resim yaptı. 1845'de Kent Düşesi ve Kraliçe Viktorya 'nın himayeleriyle Hayvan Ressamı olarak ünlendi ve çok para kazandı. Hayatının son on iki yılını, Tonbridge'de Meopham Park'ta köy ağası gibi geçirdi. Resim konuları genişledi, avcılık, yarış, atış ve tarımsal sahneler konulu eserler verdi. Son derece başarılı ve verimli olan sanatçı, George Stubbs, Ben Marshall  ve hocası Abraham Cooper'ın geleneğini devam ettirerek ondokuncu yüzyılın en iyi at ressamları arasına girmiştir.

Katsushika Hokusai (Japon Sanatçı, (1760–1849), Büyük Dalga



Katsushika Hokusai
Büyük Dalga

Resmin grafik güzelliği ve dalga ile deniz arasındaki kontrastın zorlayıcı gücüne,  Debussy'nin La Mer'i gider.  Dönen dalga, izleyiciye bir kule gibi görünür. İlerde kararlı ve küçük piramit gibi duran Fuji dağı... Zaman içinde donmuş bir an sanki...Hokusai geleneksel bir temayı işlemiş. Geleneksel olarak Fuji dağı, kompozisyonun odak noktasıdır. Zarif karla kaplı dağ, ufkun derin maviliği içinde soğukkanlı duruyor. Dalganın yükselen gücü ile karşılaştırıldığında, Fuji küçük bir tepeciğe indirgenmiştir. Böyle zeki ve eğlenceli manipülasyonlar, Hokusai eserlerinin özelliiğidir. Büyük dalgalar arasında batan üç teknenin, Edo güney adalarına balık taşıyan mavnalar olduğunu düşündürmektedir. Böylelikle günlük bir uğraş, dağ ve deniz manzaralı bir resme taşınmıştır.

Tabloların Dekorasyondaki Etkisi - Tasarım Çözümleri


Boş duvarlar ilgi göstermenizi bekler. Duvarlar, sanatı sergileyebileceğiniz ideal yerlerdir. Tablolar, dekorasyon için son dokunuşlardır, boşluğu ısıtır ve sıcak bir ev gibi hissetmenize neden olur. Boşluğu görsel ve duygusal olarak doldurur ve dünyaya bir pencere açar, renk ekler, kişilik verir. Bazı evlerde dekorasyon sorunlarına çözüm getirir. Ya odalar çok büyük, ya da çok küçük görünür, ya da mobilyalar kişilikten uzak olabilir. Tablolar bu sorunları minimize eder ve hoş çözümler sunar.

Tasarım Çözümleri; 

Ivan Konstantinovich Aivazovsky
Deniz Manzarası

Küçük bir odayı genişletmenin en iyi yolu uzak ufuklu bir tablo asmaktır. 
Daha fazla boşluk yanılsaması yaratacaktır.


Georgia O'Keeffe
Petunya II
 Dar bir odayı genişletmek için;
 bir duvarı  koyu renkli boyayın.  O duvara heyecan verici bir tablo 
asın ve karşısına bir ayna yerleştirin. 
Aynadan yansıyan tablo, odayı daha geniş gösterecektir.

Loing Nehri Üzerinde Moret Manzarası
Alfred Sisley


Düşük bir tavanı yüksek göstermek;
Alçak bir tavana sahip odada, koyu renk yer döşemesi kullanın. 
Tavan ve duvarlar için açık bir renk seçin. Tavanı yükseltmek için, 
güçlü dikey çizgili bir tablo asın.

   La Galette'de Eski Değirmenler - Montmartre
Maurice Utrillo

Sade bir boşluğu canlandırmak;
Kasaba, köy görünümlü tablolar sade bir boşluğu canlandıracaktır. 
Bunları antikalar, yerel aksesuarlarla birleştirebilir, hoş bir tema 
oluşturabilirsiniz.

Petit Dalles'da Kayalar
Claude Monet


Sıkışık bir odaya temiz hava;
Küçük, karanlık, sıkışık bir odaya, renkli açık 
hava manzaraları ile taze bir nefes verebilir, alanı aydınlatabilirsiniz.

Bougival'de Marly
Camille Pissarro

Odayı genişletmek;
Odayı genişletmek için güçlü yatay çizgili tablolar asın. 
Bol ışıklı panoramik  manzaralar uygun olacaktır.

Açık Kapı
Edouard Vuillard



Penceresiz Odalar;
Odada bir boşluk açmak için, kapılı pencereli manzaralar, 
boşluk ve ışık etkisi yaratır.









24 Ocak 2013 Perşembe

Vintage tabloların dekorasyondaki yeri

                                                               Vintage resimler
                                         
Neler Vintage resim olabilir?

Eski kartpostallar, magazin kapakları, eski reklamlar, film afişleri, 
propaganda, seyahat afişleri, eski moda fotoğrafları, pin-up kızları...


Vintage resim ile dekorasyon, odalarınıza zamanı taşır ve sıcaklık getirir. 
1930 -1940'ların reklamları, magazin kapakları, tebrik kartlarıyla eviniz 
için hoş bir tema oluşturabilirsiniz.

Vintage'ların orijinallerini bulmak hem zor hem de pahalı olacağı için, 
reprodüksiyonlarını yaptırmak hem ucuz hem de hiçbir zaman orijinalini 
bulamayacağımız Vintage'lara ulaşmamızı sağlar.


Nerede nasıl kullanabilirsiniz?

. Büyük boy vintage bir resmi ya da küçük boylardan çerçeveli, aynı temadan 
(içki, seyahat, moda, şehirler) gruplar yaparak, mutfağınızı, odalarınızı  süslemek
 için kullanabilirsiniz. Büyük boyutta bir Vintage'ı kanapenin arkasına ya da
 şöminenin  üzerine asabilirsiniz.  

Küçük parçalar ise masaların üstüne, büyük pencere ile köşe yapan odanın 
köşesinde dar duvarlara konabilir. Bu köşelere bir koltuk koyarak şirin bir
 okuma alanı oluşturabilirsiniz. Vintage'lar için  ilgili dönemin çerçevelerini 
ya da  ince ve modern çerçeveler kullanabilirsiniz.

. Vintage'lardan bir tanesini odak noktası olarak seçip, etrafında koordineli 
renklerle diğerlerini kullanabilir ve dekoratif aksesuarlarla 
(raf, yastık, vazo, lamba vb) tamamlayabilirsiniz.

. Film afişleriyle, bir odanızı film evi yapabilirsiniz.

. Vintage'ların zaman olarak bir sıralaması varsa, onları bu sıraya göre 
yerleştirmek,  zaman içinde seyahat gibi gelecektir konuklarınıza.

. Eski moda plaklar, magazin kapakları ile dekorasyon odanıza zarif bir 
görünüm kazandıracaktır.

. Cafeler ve restoranlar için de vintage resimler hoş bir dekorasyon 
elemanı  olacaktır.





20 Ocak 2013 Pazar

Ev ve Ofislerinizin Dekorasyonunda Film Afişlerinin Rolü

                        
                             Film afişleri, yurt odaları, oturma odaları, ofisler, salon  dekorasyonu için harika bir çözüm olabilir.  Film afişi seçmek dekorasyon projesinin bir parçasıdır. Kullanacak insanın kişiliğini ve tasarım amacını ifade etmelidir. Mesela klasik tarzı seven biri için "Transformers" afişi uygunsuz olurdu. 

. Sizi en iyi ifade eden ve sevdiğiniz afişleri seçin. Nerede ve nasıl görüneceğine karar verin.

. Afişlerin asılma biçimi odanıza modern bir hava verecektir.

. Afişleri paspartulatıp, çerçeveletip bir çivi ile asabileceğiniz gibi, Wall-Zilla'nın yapışkanlı posterleri ile istediğiniz temiz bir yüzeye de yapıştırabilirsiniz. İsterseniz sinema salonlarında olduğu gibi üstten ışıklandırabilirsiniz de.