28 Şubat 2013 Perşembe

Ünlü Ustaların Tuvallerinde Venedik!


Ünlü ustaların tuvallerinde Venedik! 

Venedik'in görsel güzelliği sanatçılara esin kaynağı olmuş. 
Gondollar, kanallar, Napoliten şarkılar, aşk ve sanat şehri Venedik, ünlü ustaların 
değişik yorumlarıyla tuvallerinde canlandırılmış. 


Claude Monet

Dario Sarayı




Claude Monet

Venedik'te Tan Vakti


Joaquin Sorolla Y Bastida 
Venedik 


Paul Signac

Venedik Manzarası

Amadeo Preziosi

Venedik Manzarası

 Paul Signac

Venedik Manzarası


Felix Vallotton

Venedik

Canaletto
Molo'dan San Marco Meydanı
Eugene Boudin
Venedik'te Küçük Kanal
John Singer Sargent 
Venedik Kanalı



Paul Signac ve Süleymaniye adlı eseri 2.285.524 dolara satıldı.


 Paul Signac (1863 - 1935)

Süleymaniye

Modern Fransız resminin en önemli sanatçılarından biri olan ve 1884 yılında Bağımsız Sanatçılar Sergisi'nde tanıştığı George Seurat ile geliştirdikleri Noktacılık akımı ile resim sanatında büyük bir değişime imzasını atan Paul Signac İstanbul'a gelen ender modern sanatçılardan biridir. Signac'ın İstanbul'da 1907 yılında yaptığı “Süleymaniye” isimli yapıtı Sotheby’s müzayede evi tarafından 24 Haziran 2009 akşamı Londra’da yapılan müzayede de 2,285,524 dolara ismi bildirilmeyen özel bir koleksiyonere satılmıştır.

Neo-empresyonizm’in önemli temsilcilerinden ve Noktacılık akımının kurucularından biri olan Paul Signac, resim hayatına 16 yaşında babasının ölümüyle başlar. Paris’te doğması ve 19. yüzyılın Paris ortamı kendini resim yapmaya adamış bir genç için bulunmaz fırsatlar sunar. Önceleri resimlerinde Monet gibi empresyonist eğilimler görülse de Seurat ile tanışması onun resim hayatını oldukça etkiler. Hızlı fırça darbeleri ile yapılan resim yerine renkli noktaların yan yana gelmesinden oluşan Pointilist (Noktacı) anlayışı benimser. Resimden sonra en büyük tutkusu denizciliktir. En sevdiği yer ise Güney Fransa kıyıları özellikle de  St. Tropez'dir. 1904 yılında gezmeye başladığı Avrupa liman şehirleri arasında Venedik, Rotterdam, Londra ve İstanbul da vardır. 
Gittiği her limandan,  renkli suluboya eskizleriyle dönüyor, stüdyosunda bu resimleri puantilist yöntemle büyük kanvaslara aktarıyordu. 1900 yılına kadar daha teknik ve sık noktalarla çalışırken bu yıldan sonra resimlerinde noktalar daha geniş ve serbesttir. Küçük noktalar kullanarak yaptığı eserleri  adeta bir mozaik görüntüsü verir.  Signac’ın amacı renk ve ışığı en üstün biçimde elde edebilmek olmuştur.  

1907 yılının Mart ayında sanatçı arkadaşı Henri Person ile İstanbul’a gelen Signac, özellikle Haliç bölgesinde birçok resim yapar. Aynı dönemde İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda teşrifatçı olan ve önemli ressamlarımızdan Şeker Ahmet Paşa ile de tanışan Signac, Ahmet Paşa’nın evinde misafir de olur. Mayıs ayına kadar İstanbul’da kalan Signac’ın İstanbul resimleri de diğer Avrupa limanlarında yaptığı resimlerle beraber “Liman Serisi” olarak adlandırılan seri içinde değerlendirilir. 24 Haziran 2009 akşamı Londra’da yapılan müzayedede, Signac’ın İstanbul resimlerinden Süleymaniye isimli eseri gecenin en pahalıya satılan yedinci eseri olarak 2,285,524 dolara ismi açıklanmayan özel bir koleksiyonere satılmıştır.

26 Şubat 2013 Salı

Hem seksi hem de masum Marilyn Monroe ve meşhur pozları


Duygulu ve çekici ama aynı zamanda masum havalı Marilyn Monroe'nun bu pozlarını çoğumuz biliriz, ama bilmediğimiz ilginç olanları da var.


En ilginç Marilyn Monroe fotoğrafları için; 



















18 Şubat 2013 Pazartesi

Hollywood Nostaljisi - Cary Grant ve Ingrid Bergman




GEÇMİŞ ZAMAN İÇİNDE YOLCULUK! 
FİLM AFİŞLERİ...
Eski yılların filmlerini, oyuncularını yeniden yaşatacak, her birimizin
 sinema  hafızasını canlandıracak çok renkli bir yolculuk bu...





17 Şubat 2013 Pazar

Alfred Sisley ve Kestane Ağaçlarından Yol İsimli Tablosu




Alfred Sisley (1839 - 29 Ocak 1899) İngiliz Empresyonist ressam. 
Sisley manzara ressamıdır. Kır ve nehir manzaralarında ışıklar, resmin içine yerleştirdiği küçük detaylar, manzara ve binalar üzerindeki ışık izlenimleri, atmosferik güzellik ve gökyüzü her zaman çok etkileyicidir.



Film Afişleri, Audrey Hepburn ve William Holden


Audrey Hepburn ve William Holden, Sabrina'da birbirlerine aşık oldular.
 10 yıl sonra "Paris When it Sizzles"da buluştular.
 İşte o filmin setindeler...


Lord Frederick Leighton ve harika tabloları



Keyifli mekanlar için harika tablolar;
Lord Frederick Leighton

Flaming June


Frederic Leighton ( 1830 – 1896) İngiliz ressam ve heykeltraş. Tarihi, dini ve klasik temalarda yaptığı resimler ile ünlüdür. Helenizm’e duyduğu ilgi yüzünden tarihsel temaları terketti. Resimlerinde vizüel semboller ve özel bilmeceler vardır. Çağdaşlarının aksine o Klasizm’in gerçek ruhunu keşfetti. Titiz, araştıran, ayrıntıcı bir ressam olduğu için insan vücudunun kıvrımlarına uyan drape giysileri, çıplak kadın vücuduna oturtmak için sayısız eksik çizerdi.




Pierre-Auguste Renoir ve Şemsiyeler isimli tablosu



M

16 Şubat 2013 Cumartesi

Daniel Ridgway Knight (Amerikalı, 1839-1924)




 Daniel Ridgway Knight (1839 - 1924) Amerikalı ressam.

1839'da Pensilvanya'da doğdu ve Pensilvanya Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitirmiştir. 1861 yılında  Güzel Sanatlar Akademisi'nin, Charles-Gabriel-Gleyre atölyesinde çalışmak üzere Paris'e gitmiştir.  1863'de savaşa katılmak için tekrar Pennsilvanya'ya dönmüştür. Savaş esnasında, insan yüzünün duygulu anlatımlarını ve tarihe kayıt düşmek için savaş sahnelerini çizmiştir. Philadelphia Sketch Club'ı kurarak, sivil savaşı, operadan sahneler ve mitolojik sahneler gibi çizimler yapmış, 1870 ve 1880 yılları arasında ise, tarlada çalışan genç ve güzel köylü kadınları tuvaline taşımıştır. Evlendikten sonra para kazanıp Fransa'ya dönmek için bir süre portre ressamı olarak çalışmıştır. Fransa'da Renoir, Sisley ve Wordsworth ile arkadaş olmuş ve onlardan etkilenmiştir. Onların yanı sıra Jean-François Millet'nin eserlerinden de çok etkilenmiş, yalnız Millet'in aksine, kırsal sınıfı mutlu anlarıyla resmetmiştir. 

Knight, 19. yüzyıl resim sanatının, tarihi, manzara, portre ve çiçek temaları içeren türlerini temsil eder. Her çalışması estetik, ince detaylar ve tecrübeyi içerir. Günün aşamalarını ve çevre üzerindeki etkilerini inceleyen çalışmalar yapmıştır. 1890 yılının sonuna doğru Rolleboise'e yerleşmiş, şövalesini evinin dışına kurmuş, bir cam stüdyo inşa ederek açıkhavada çalışmalarını sürdürmüştür. Seine nehrine nazır, çok güzel olan bahçeli terasını resimlerinde çok sık kullanmıştır. Bazen Seine nehri üzerinde parlayan ayışığı altında bir akşamüstünü, ya da gün ortasında parlak renkli çiçek bahçesinde bir kadını ince detaylarla ve gerçekçi bir anlatımla resmeder. 1896 yılında, Pensilvanya Güzel Sanatlar Akademisi'nin Büyük Onur Madalyasını almıştır.  

15 Şubat 2013 Cuma

Charles-François Daubigny (1817 - 1878) ve Manzaraları





Charles-François Daubigny (1817 - 1878)
Fransız, Barbizon Okulu Ressamı

Babası, klasik manzara ressamı Edmond-François Daubigny tarafından eğitilmiştir.  19. yüzyıl ortalarında natüralist anlayışla ve geleneneksel tarzda yaptığı manzaraları, empresyonist ressamlara ilham vermiştir ve empresyonizmin habercisi olarak nitelendirilir.  

1936 yılından itibaren bir yıl kadar İtalya'da Eski Ustaların resimleri  üzerinde çalışmış, daha sonra, Paris'e dönerek dini ve tarihi temalı resimler yapmıştır. 1838 yılında Güzel Sanatlar okulunda Paul Delaroche'ın sınıfına kaydolmuş, aynı yıl ilk sergisini Salon'da yapmıştır.  1849 yılında Corot ile tanışmış ve onun etkisiyle  doğayı açıkhavada ve sıkı gözleme dayalı olarak resmetmiştir. 1857 yılında Le Botin adını verdiği  bir stüdyo tekne satın alarak, Seine ve Oise üzerinde resimler yapmıştır.

Spring (İlkbahar) isimli tablosunun 1857 yılında  Napolyon III tarafından satın alınmasından sonra bu tür sakin ve görkemsiz eserleri değer kazanmaya başlamıştır. 1850'lerden sonra, Daubigny'nin eserleri ölçülü ve kişisel bir lirizm içermeye başladı.  1860 yılında Auvers-sur-Oise'e yerleşmiş ve Fransa'ya seyahatlerine devam etmiştir. Yıllar geçtikçe  serbest stilde manzaralar yapmış ve  1864 - 1874 yılları arasında en önemli eserlerini vermiştir. Manzaralarında ana temalar ağaçlar, nehir ve ördekler olmuştur.  1872'de Claude Monet ondan etkilenerek bir stüdyo tekne almıştır. Barbizon Okulu ile ilişkili olsa da onların aralarında hiç yaşamamıştır.



 S


Mona Lisa - İkisi ayrı resim çıktı!

Rönesans sanatının en büyük ressamlarından Leonardo da Vinci’nin "Mona Lisa" 
tablosuna çok benzediği için kopyası zannedilen bir portre, başlı başına ayrı bir resim çıktı.


Son yılların resim alanındaki en önemli keşfi, İsviçre’deki Mona Lisa Vakfı’nın 30 yıl bir kasada saklı tutulduktan sonra 2003’te satın aldığı, ‘Önceki Mona Lisa’ olarak anılmaya başlayan tablo üzerinde yaptığı ‘kutsal geometri’ testinden sonra ortaya çıktı.

Zürih’te yapılan testte, öncelikle resmin üzerindeki imzanın Leonardo’ya ait olduğu kesinlik kazandırıldı. Daha sonra ise resmin farklı bir kimliğe sahip olduğu ortaya çıkarıldı. Söz konusu tablonun Mona Lisa’dan yaklaşık 10 yıl önce yapıldığı tespit edildi.
kaynak; hürriyet.com.tr


14 Şubat 2013 Perşembe

Montague Dawson'ının Deniz ve Yelkenlileri

Montague Dawson (1895–1973)
İngiliz deniz ressamı 

Montague Dawson 20. yüzyılın ilk yarısının en önemli deniz ve yelkenli ressamlarından biridir. Dawson'ın deniz ressamı oluşunda, büyükbabası ve babasının  deniz ressamı olması kadar, erken  yaşta İngiltere'nin güney kıyısında yer alan Southampton'a taşınmalarının da rolü vardır. Dawson hiç sanat okuluna gitmemiş ama 1910 yılında Londra'da ticari sanat stüdyosunda posterler ve illüstrasyonlar üzerine çalışmıştır. I. Dünya Savaşı sırasında Kraliyet Donanması'na katılan Dawson, orada Charles Napier Hemy ile tanışmış ve bu tanışıklığın onun sanatı üzerinde çok etkisi olmuştur. I. Dünya Savaşı öncesinde Sypher Magazine'e illüstrasyonlar yapan Dawson, savaş sonrası ressam ve illüstratör olarak çalışmıştır. Genelde  tarihi konular, yelkenliler ve okyanus üzerinde yelken açmış tekneler konulu eserler vermiştir.   1916 ve 1936 yılları arasında Kraliyet Akademisi'nde, 1920'lerden sonra ise Royal Society of Marine Artists üyesi iken büyük ticari başarılar elde etmiştir. 1930'larda Hampshire'a taşınmış ve II Dünya Savaşı sırasında, savaş gemilerini  tuvaline taşımıştır. 20. yüzyılın en başarılı ressamlarından biri olarak 1973'te Sussex'de ölmüştür.






12 Şubat 2013 Salı

Toulouse Lautrec ve "At the Moulin Rouge"

Henri de Toulouse Lautric, Moulin Rouge isimli resmini yaparken (1890)


Henri de Toulouse Lautrec (1864 - 1901) Fransız Empresyonist ressam. Moulin Rouge'un 
bohem sanatçısı. Fiziksel sakatlığı nedeniyle fiziksel zevklere ve alkole sığınmış, zamanının büyük çoğunluğunu Paris ve çevresinin eğlence hayatında geçirmiştir. Afişlerinde bu hayatı yansıtarak, varoşları, dansçıları, kabareleri, genelevleri işlemiştir. Afişlerinde, asimetrik kompozisyonlar ve düz renk alanlarıyla Japanese stilin izleri görülür. Afişin sanat olarak kabul edilmesini sağlayan bir sanatçıdır.



 "At the Moulin Rouge"



9 Şubat 2013 Cumartesi

Artfinder sitesinin kullanıcılarının seçtiği en popüler beş eser


2011 yılında Artfinder sitesinin kullanıcıları tarafından seçilen 
en popüler beş eser;

1. Claude Monet, Impression: Sunrise

2. Vincent van Gogh, The Starry Night

3. Gustav Klimt, The Kiss

4. Gustave Caillebotte, The Parquet Planers

5. Katsushika Hokusai, The Great Wave

Dünyada en popüler olan eserlere bakıldığında, bunların aynı zamanda en iyi eserler olduğu görülecektir. Monet, empresyonizmin babası olarak bir numara olmayı hak ediyor. Onun resimlerinde izleyici, duygusal ve psikolojik yolculuk yapar. Van Gogh, yaşarken yalnız ama öldükten sonra çok sevilen bir sanatçıdır. Klimt ise mistik bir aşk rahibidir. Gustave Caillebotte'nin bu resmi şehirli işçi sınıfının ilk tasvirlerinden biridir, herhangi bir sosyal, ahlaki ya da politik mesaj içermemektedir. Katsushika Hokusai, ters ve gürleyen bir denizin ortasında Fuji dağı,  büyük dalgalar arasında batan tekneler ise, balık taşıyan mavnalardır. 

Claude Monet - İzlenim - Günbatımı

Vincent Van Gogh - Yıldızlı Gece

Gustav Klimt - Öpücük

Gustave Caillebotte - Parke Kazıyıcıları

Katsushika Hokusai - Büyük Dalga